30 Kasım 2015 Pazartesi

İzmir

İzmir ve Amazonlar





Dilden dile, ağızdan ağıza aktarılarak zamanımıza dek ulaşan bir söylencedir Amazonlar söylencesi. insanı büyüleyen bu söylence gerçek midir? Amazonlar gerçekten yaşamışlar mıdır? Yoksa bütün bunlar bir düşün ürünü müdür? 
Söylencelerin halkların yaşantılarından kaynaklandığı, az-çok değişse de kabul edilen bir görüştür. Hele sözkonusu olan, Amazonlar söylencesi ise... Çünkü Amazonların izlerine yanlızca destanlarda değil, coğrafyacı ve tarihçilerin kitaplarında da rastlanır. ilkçağ insanlarından kalan eserlerde Amazonlardan bir şeyler bulunur. Homeros onların Truva savaşlarına katıldığını yazar. Heredetos, Diodoros ve coğrafyacı Strabon onlardan sözederler. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlar'dan bahsedilir. Sokrates ve Platon Amazonlar'ın Atina'ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul ederler. Amazonların yaşadıkları söylanan bölgelerde, özellikle Anadolu ve Mora Yarımadasında, kabartma taş ve resim olarak, Amazonlar'ı temsil eden binlerce eser bulunmuştur. 


Amazon'lardan dem vuran en eski kaynak Homeros'tur: "Erkek gibi Amazon'lar" der ve Bellerophontes'in onları yendiğini belirtir (Belîerophontes). Troya'nın önündeki bir tepede mezarı bulunan Myrrhine ise tanrılaşmış bir kahramana benzer, çünkü halk arasında adı başka, tanrılarca başkadır (Myrina).


Efsaneye göre Amazon'lar savaş tanrı Ares ile Harmonia'nın (ya da Aphrodite'nin) kızları sayılır. Savaşçı karakterleri böylece kaynaklarından da belli olan bu kadınlar ok ve yaydan başka bir de "labrys" denilen iki ağızlı baltayı silah olarak kullanırlar. Bu baltaya hem Girit'te, hem Hitit kabartmalarında rastlanır.



Mitolojide Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşcı kadınlardır. Savaş aletleri ok, yay, kargı ve "labrys" denilen, Anadolu'da özellikle Hititler'de, Karya'da ve Girit'de rastlanan iki ağızlı baltadır. Halikarnas Balıkçısına göre iki ağızlı balta Anadolu'nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta bulunmaktadır. 

Ephesos ve Smyrna şehirlerinin birer Amazon tarafından kurulduğu anlatılır. Bu savaşçı kadınlar kimi ozanların ezgilerinde Efes Artemis'i ile ilişkili olarak gösterilir: İskenderiye şairi Kallimakhos Artemis tanrıçaya övgüsünde cenkçi Amazon'ların Ephesos kıyısında tanrıçaya bir heykel diktiklerini ve çevresinde savaş raksı yaptıklarını, birbirine vuran kalkanlarının ta Sardes'te dek yankılandığını yazar.
Amazonların gerçekten yaşayıp yaşamadıklarına dair belirsizliğin bir dayanak noktası vardır. O da Amazonların ataları olan Sarmatyalılardaki kadın savaşçıların gerçekten var olduğudur. Bir efsane bile olsa Amazonların dayandığı temel gerçeklik burasıdır. Bu gerçeklik arkeolojik kazılardan da anlaşılmaktadır. Özellikle Sarmatya kadın mezarlarında %25 oranında silahlar çıkmaktadır. Bu durum Sarmatyalılardan sonra İskitler'de de görülmüştür. [2]
Erkekleri olmayan ve eskiden hükmettikleri insanlar tarafından esir edilmenin aşağılayıcılığına katlanmayı reddeden kadınlar Meotis Gölü (Azak Denizi) bölgesinde tamamen kadınlardan oluşan bir devlet kurdular. Biri devlet işlerini biri de orduyu yönetecek iki kraliçe seçtiler. Güçlü bir ordu oluşturduktan sonra savaşçılıklarını denemek üzere savunmayı bırakıp saldırıya geçtiler. Buna rağmen başarılı olmaktan uzaktılar; nüfuslarının artmaması onlar için bir dezavantajdı. Yeni kazandıkları özgürlükle evliliğin kölelik olduğuna inandıkları halde soylarının tükenmesi tehlikesi, yakın topluluklarla anlaşma yapmalarını gerektirdi. Bu geçici birlikteliklerden doğan erkek bebekler babalarına geri verildi; kızlarsa yaya ve at üzerinde dövüşebilmek üzere çocukluktan itibaren eğitim gördüler. [3]

Tarihçilere göre Amazonlar

Dede Korkut'a göre

Dede Korkut eserlerinde Alp Kızları diye geçer. Amazonların Azerbaycan'da yaşadıkları iddia edilir.

Herodot'a göre

Herodot'a göre Sarmatyalılar, Amazonlar ve İskitlerin atalarıdır. Sarmatyalılarda kadınlar sık sık erkeklerle beraber ava çıkar, savaşta yer alırlardı. Ona göre savaşta bir adam öldürmeyen kadın evlenemezdi.

Hipokrat'a göre

Hipokrat, Amazonları sağ göğüsleri olmayanlar olarak anlatır. Ona göre kız çocuklarına yapılan ve sıcak bronz bir metalle gerçekleştirilen operasyonla sağ göğüsün büyümesi engellenerek sağ omuz ve kolun gelişmesi sağlanırdı.

Roma tarihçilerine göre

Sezar, yaptığı bir konuşmada Senatoya Semiramiş ve Amazonlarının Önasya’da yaptığı fetihleri anlatır. Ayrıca Pompeius Trogus, Amazonların vatanı olarak Kapadokya'yı gösterecektir. Çeşitli Romalı tarihçiye göre Amazonların yaşadıkları yerler arasında farklılıklar vardır; Philostratus'a göre Toros Dağlarında, Ammianus'a göre Tanais'de, Procopius'a göre ise Kafkaslarda yaşamışlardır. Aurelianus esir alınan Got kadınlarını Amazonlar olarak adlandırdığı için bazen Amazonların vatanı olarak Baltık bölgesi bile belirtilmektedir

Aydınlanma çağına göre

Avrupa'da Rönesans zamanında Amazonlar ilgi kaynağı olmayı sürdürmüştür. Francisco de Orellana 1542 yılında ulaştığı ırmağa, buradaki yerli kadın savaşçılara atfen Portekizce Amazonas ismini vermiştir. Kristof Kolomb ve William Raleigh gibi dönemin ünlü denizcileri de Amazon savaşçılarını anlatırlar.

Gerçeklik payı

Amazonların gerçekten yaşayıp yaşamadıklarına dair belirsizliğin bir dayanak noktası vardır. O da Amazonların ataları olan Sarmatyalılardaki kadın savaşçıların gerçekten var olduğudur. Bir efsane bile olsa Amazonların dayandığı temel gerçeklik burasıdır. Bu gerçeklik arkeolojik kazılardan da anlaşılmaktadır. Özellikle Sarmatya kadın mezarlarında yüzde yirmibeş oranında silahlar çıkmaktadır. Bu durum Sarmatyalılardan sonra İskitler’de de görülmüştür.

Popüler kültürde Amazonlar

Çeşitli çizgi roman, film, televizyon dizisi ve bilgisayar oyunlarında Amazon imgesi sıklıkla işlenmiş ve kadın kahramanlar Amazonlardan esinlenilmiştir. Bunların arasında televizyon dizisi olarak Xena – Savaşçı Prenses sayılabilir.